top of page
AyÅŸe Seryal Olcay

AyÅŸe Seryal Olcay

seryalolcay@hotmail.com

AH, BÖBREĞİMÄ°N BAÅžINA GELENLER !

​

Böbrek serüvenim oldukça uzun ve alengirli. O nedenle, birden fazla yazıda sizlerle buluÅŸmak istiyorum. YaÅŸadıklarımı, duygularımı, hem de naçizane tecrübelerimi paylaÅŸmak için ben hazırım.

 

Bana ilk nefrit, yani böbrek iltihabı teÅŸhisi konduÄŸunda 13 yaşındaydım. Bademcik iltihabı sonrası geliÅŸmiÅŸti. Bademcikler alınmalı mı, alınmamalı mı diye uzunca bir kararsızlık sonrası, nefrit olmuÅŸtum. Sonradan bademciklerim alındı, ama çok geçti artık. Hastalığım sebebiyle 46 gün okula gidemedim. Sınıf arkadaÅŸlarım, küçücük mektuplarıyla bana devamlı destek olmuÅŸlardı. Her hafta bir sepet dolusu minik mektuplar geliyordu, hastaneye. WhatsApp ve emojilerimiz yoktu o zamanlar. Nazar boncuÄŸu emojisi nasıl da iÅŸe yarardı, deÄŸil mi? O mektupları okumak, beni nasıl da mutlu ediyordu. Ben de cevap yazardım ve okulda birileri yüksek sesle okuyormuÅŸ.  ArkadaÅŸlarım bana bu dönemde büyük dayanma gücü verdiler.

 

Çocuk Nefroloji bölümünde yatıyordum. Ä°lk kez hayatımda küçük bir çocuÄŸun ölümünü orada gördüm. Annesi aÄŸlamamıştı, ben de çok ÅŸaşırmıştım.  “Allah verdi Allah aldı”  diyordu ve bakması gereken 4 çocuÄŸu daha vardı.

 

Bir yandan da koÄŸuÅŸtaki çocuklarla eÄŸleniyorduk. Çocuk muzipliÄŸimizle oyunlar üretiyorduk. Bir keresinde bir enjektör bulduk.  Refakatçi sandalyelerinin süngerlerini, bir güzel suyla ÅŸiÅŸirdik,  pofuduk oldular. Ziyaretçiler oturduÄŸunda kıyamet koptu, biz hiç ilgimiz yokmuÅŸ gibi etrafa bakındık.  Herkes çok kızdı, ama nedenini bir türlü anlayamadılar. Biz de deliler gibi güldük.

 

Gece gündüz TRT FM’ den Eurythmics dinlediÄŸim,  doktorumun mavi gözlerine bayıldığım, her fırsatta kıkırdamaya doyamadığımız günlerdi. O günlerde anladım, her zaman gülecek, eÄŸlenecek bir ÅŸey görebiliyordum, hayatta. Bu bakış açım bugüne kadar hayatımda hep devam etti.

 

Hastaneden çıktıktan sonra, kendime artık her konuda dikkat etmeye baÅŸlamıştım. Voleybol takımından çıktım, jimnastiÄŸi bıraktım ve beden derslerinden muaf oldum. Olsun, çok önemli deÄŸildi. Keyfim yine de yerindeydi.

 

Ortaokulu bitirdiÄŸim yaz nefritimin nedenini öÄŸrenmek için biyopsi olmam planlanmıştı. Biyopsi için Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi’ne yattım.  Yine Çocuk Nefroloji bölümündeydim. Eskiden biyopsi, röntgen filmine bakılarak yapılıyordu. Åžimdi ki gibi ultrason altında yapılmıyordu. Ertesi gün bir çok çocuÄŸa biyopsi yapılacaktı; ama ben hep en ÅŸen ÅŸakrak, hep en cesur olandım ve bir an evvel yapılıp kurtulmak istiyordum. AkÅŸam el etek çekildikten sonra doktorun odasına gittim ve kendi röntgenimi en üste koydum. Kendimle gurur duyuyordum, en cesur bendim, iÅŸte.

 

Ama hiç beklenmedik bir ÅŸey oldu. Hayatımın en acı verici dönemini, biopsi yüzünden yaÅŸamıştım. belki Biyopsi iÄŸnesi, böbrekte bir damara denk gelmiÅŸti ve kanamaya sebep olmuÅŸtu. Kanamanın kendi kendine durmasını beklediler. Ä°drar sondası takıldı. Ancak devamlı tıkanıyor ve tarif edemeyeceÄŸim kadar bana acı veriyordu. Bir yandan çığlık çığlığa bağırıyordum, bir yandan da serviste bulunan diÄŸer hastaları  rahatsız ettiÄŸim için, deli gibi üzülüyordum. Bu acılı günler 10 gün kadar sürdü. 14 yaşımda küçücük beynimle nerede ne yanlış yaptığımı, ne günah iÅŸlediÄŸimi düÅŸünüp duruyordum. Aklıma anneanneme bağırdığım, saygısızca laflar ettiÄŸimden baÅŸka hiç bir ‘günah’ gelmiyordu. Gücün yettiÄŸi kadar “Allah’ım söz, bu aÄŸrıdan kurtar beni. Yemin ederim, anneanneme çok iyi davranacağım” diye haykırıyordum.

​

Bayramın ilk günü birdenbire sondadan 2 litreye yakın kan boÅŸaldı ve acıdan eser kalmamıştı. Günlerden beri ilk defa çok rahatlamıştım. “Bırakın beni böyle” diyordum. MeÄŸer kan kaybından, kendimi kaybetmiÅŸim. Beni hemen acil olarak ameliyata aldılar ve ameliyatta böbreÄŸim alınmıştı. Bana hastaneden çıkıncaya kadar bu söylenmemiÅŸti. Daha sonra, böyle bir olayın çok nadir yaÅŸanan bir durum olduÄŸu ve eÄŸitici olması amacıyla böbreÄŸimin hastane müzesine konduÄŸunu öÄŸrendim.

 

Ä°ntörnlerimle ve hatta beni ameliyat eden cerrahımla hep çok iyi iliÅŸkilerim oldu. Hatta bir müddet cerrahımla Ä°ngilizce mektuplaÅŸtık, cerrahım Ä°ngilizcesini geliÅŸtirmeye çalışıyordu. Ben de Anadolu Lisesi’nde okuduÄŸum içi, iyi düzeyde Ä°ngilizce biliyordum. O çok özel kiÅŸilerin isimlerini ÅŸu an maalesef hatırlayamıyorum. Tüm bu hastanede  yaÅŸadıklarım bana çok doÄŸal gelmeye baÅŸlamıştı. Hastanede arkadaÅŸlarım, doktor abilerim, ablalarım olmuÅŸtu. Tıbba hayrandım, tıpla artık iç içe bir hayatım olacaktı ve ben kesin doktor olmaya karar vermiÅŸtim.

 

Tek böbrekliydim, ama ben bunu hiç dert etmedim. Çünkü tek böbreÄŸin yeterli olduÄŸunu, eÄŸer hastalık olursa zaten iki böbreÄŸi de tutacağını, yani aslında pek fark etmediÄŸini öÄŸrenmiÅŸtim. Nitekim böbrek yetmezliÄŸine gidiÅŸim 14 yıl aldı. Yapmayı istediÄŸim hiçbir ÅŸeyden geri kalmadım. Ve daha neler oldu bakalım…

Yayın Tarihi: 01/03/2019

bottom of page