Prof. Dr. Zafer Öner
Genel Cerrahi Uzmanı
TÜRKİYE'DE AV FİSTÜLÜN İLK YILLARI
O zamanlar, Hacettepe de dahil bütün hastanelerde, yanık hastaları ve kronik böbrek yetmezliğinde olan hastalar, pek istenmezlerdi. Ağır yanık hastaları hem çok masraflı hem de sonuçları yüz güldürmezdi. Bizim hastanemizde bu iki grup hastaya, ilk kez ve gerçek anlamda, kucak açan kişi, değerli Prof. Dr. Mehmet Haberal olmuştur.
Amerika’ya gidişinin sebebi de bu iki eksikliği gidermekti. Böylece bir yanık ünitesi kurdu; uzun bir koridorun sol köşesinde, sağ köşesine de transplantasyon ünitesini yerleştirdi, sonradan. Nasıl yaptı nasıl becerdi, ben hâlâ anlamış değilim.
İlk AV fistülü yapan ve bizlere gösteren de Haberal oldu elbette. 1970’lerden söz ediyorum. Öyle çok sayıda hasta gelmeye başladı ki… Ve bizler o kadar uzmanlaşmıştık ki bu AV fistül konusu da, ameliyathaneler dışında ve çok basit şartlarda bile, bu işlemi kolaylıkla yapar hale gelmiştik. Kendimizce ufak teknikler geliştirip birbirimize anlatırdık.
El anatomisinde “snuff box” denilen bir yer vardır. Halk arasında enfiye kutusu denir! İşte o bölgede arter ve ven yan yana gider genellikle… Bu bölgeden yapılan AV Fistüller en iyi estetik sonucu verirler. AV fistülü, “İlk kim yaptı” sorusunun cevabı ise, Brescia ve Cimino tarafından tanımlanmıştır; ama operasyon Appell tarafından gerçekleştirilmiştir. Ben o sırada tıbbiye birinci sınıfta idim. Yıl mı? 1966! Haberal’ın başlatmasından sonraki gelişmeler ise, anonim olmuştur bence.
Bir gün asansörün önünden geçerken yerde taze kan izleri gördüm. Takip ettim izleri… Diğer asansörün önünde bitiyordu izler. “Eyvah!” dedim kendi kendime! “Bu kan izleri benim biraz önce fistülünü açtığım hastamın kolundan akmış olabilir. Herhalde kan aktığı için, hasta kolunu sedyenin dışında tutmuştur”, gibi bir senaryo geldi aklıma… Bu varsayımla, koştum servise ki aynen düşündüğüm gibi olmuş… Ve hemen orada kanayan yere bir dikiş koymuştum.
İnce damarlar için, zaman zaman, mikroskop kullandığımız da olurdu! Beyin cerrahları, böylesi basit bir işlem için, mikroskoplarını vermek istemezlerdi, “mikroskop bozulur” korkusuyla! Halbuki… Küçümsenen bu işlemin, aslında yaşamsal bir önemi vardır, hasta açısından. Bazen tahmin edilemeyecek kadar uzayabilir işlemin tamamlanması için geçen süre!? O nedenle, eğer ameliyathanede yapılacaksa bu işlem, hep son hasta olarak alınırlar! Çünkü nadiren de olsa, uzadıkça uzar! Hasta yorulur, hekim bunalır…
Hem ameliyatına hem de ameliyattan sonraki kullanımına çok dikkat edilmesi gerekir. Zaten cerrahide, hangi işlemi küçümseyebilirsiniz ki?
Yayın Tarihi: 14/09/2024