top of page
Sevginar Şentürk_edited.jpg

Hem. Sevginar Şentürk

sevginarsenturk@mynet.com

 

Diyaliz Eğitim Hemşiresi

TNDTHD Yönetim Kurulu Üyesi

S. B. İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi

 

DİYALİZ HEMŞİRESİ OLMAK !

 

Hemşire olma kararı bir genç için hayatının dönüm noktalarından birisidir. Çünkü hemşirelik sadece bir meslek değil, aynı zamanda bir yaşam tarzıdır. Öncelikle zor durumdaki insanlara karşılıksız yardım etmeyi kabullenen bir kişilik yapınız olmalıdır. “Ben hemşire olmak istiyorum” dedikten bunun için ilköğretim ve lise düzeyinde konu eksiğinizin olmaması ve bunun üzerine çok çalışarak, üniversite sınavlarında belli bir dereceye ulaşmanız gerekir.

Sınavı kazandınız ve Hemşirelik Fakültesi’ne kayıt yaptırdınız. Fakültenizin kapısından girince sizi zor bir dönemin beklediğini kavrarsınız. Hemşirelik eğitiminde 4 yıl boyunca öncelikle bir sağlık personelinde olması gereken temel özellikler size kazandırılacaktır. Bu özelliklerinden bazıları, meslektaşlarına saygı, ağırbaşlı olma, ekip çalışması, yardımseverlik, sürekli eğitime açık olma, çalışkanlık, mücadele ruhu taşıma, topluma öncülük etme gibi özelliklerdir. 

 

Bunun yanında anne karnındaki bebekteki solunum sıkıntısından, acildeki kalp krizine, beyin ameliyatı olmuş hastanın servis bakımından,  yoğun bakımda hayatını kaybetmiş bir 80 yaşında bir hastanın yakınları gibi binlerce insan, hasta ve hastalıkla mücadele etmeyi öğrenirsiniz. Bu öğrencilik şartları bile o kadar ağırdır ki; bir sağlık personeli olmanın onuruna ulaşmanın kıymetini ömrünüz boyunca unutamazsınız.

Daha sonra hayatınızda yeni bir sayfa açılmıştır. Bir hemşire olarak sağlık ordusunda yerinizi almışsınızdır. Belki Erzincan’ın bir köyünde sağlık evinde tek başınıza, köyün sağlık sorunları ile savaşmanız gerekecektir. Köyde işiniz sadece sağlık değildir. Halkı sağlıklı olma bilincini kazandırmanız, çocukları aşılamanız, gebeleri takip etmeniz, köydeki her türlü sağlık sorununa bir çözüm yaratmak için savaş vermeniz gereklidir.

Belki de bir ameliyathanede çalışmanız gerekmiştir. Ameliyathanede sorumlu hemşirenizden, amirlerinize saygıyı, görevleri tam ve zamanında yapmayı öğrenirsiniz. Bu ortamdaki cerrahlardan ise titizliği, sakinliği, sabırlı olmayı ve doğru karar vermenin önemini kavrarsınız.

Şimdi de yeni doğan ünitesinde prematüre bebekleri hayatta tutabilmek için göstermeniz gereken özeni, hijyeni, bakımdaki titizliği yaşarsınız. Belki de tüm uğraşlarınıza rağmen hayata başlamadan veda eden bir bebeğin annesinin göz yaşlarını silmek te size düşecektir.

Belki bir dahiliye servisinde 30 hastanın tüm sorumluluğu uzun nöbetler boyunca taşımayı yaşarsınız. Yapacağınız en küçük hataların veya unuttuğunuz bir şeyin, önemli sonuçlara yol açacağını bilerek, uzun nöbetleri yaşamanız gerekecektir.

Acilleri de unutmayalım. Orada ise kalbi durmuş bir hastaya hemen kalp masajına başlamayı, 10 saniyede damaryolu açmayı, hastanın solunum desteğini sağlamak için 30 saniyede nefes borusuna tübü yerleştirmeyi yaşarsınız.

 

Bir gün çalışkanlığınız ve başarılarınız sebebiyle size sunulan "hemodiyaliz ünitesinde çalışmak ister misiniz?" teklifini kabul edersiniz. Burada ise artık karşınızda böbrek yetmezliği sebebiyle yıllarca hemodiyaliz tedavisi alması gereken kronik hastalarla tanışırsınız. Sizi kıdemli hemşireler bu ünitedeki işleyişi öğretir. Bir seans boyunca 5 hastanın tüm yükü üzerinizdedir. Kan pompaları döner, döner, döner.

Sizin de artık hemodiyaliz hemşiresi sertifika eğitimine gitme zamanınız gelir. Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde eğitim almak için 3 ay belki de uzak illere gitmeniz gerekecektir. Yine de eğitim diye koşa koşa gidersiniz. Bu klinikte nefrologların, diyaliz hekimlerinin ve sorumlu hemşireden hastayı eğitmenin önemini, hemodiyalizin inceliklerini görür ve öğrendiklerinizle kendinizi daha da geliştirirsiniz. Sertifika sınavını da başarır, gönül rahatlığı içinde eski kliniğinize dönersiniz.

Bundan sonra bir diyaliz hemşiresi olarak çalışmaya devam edersiniz. Böylece yıllar geçer, binlerce hastaya on binlerce iğne takarsınız, hemodiyalizi başlatıp, her türlü aksilik ve komplikasyonlara karşı tetikte olarak seansları tamamlarsınız.

Bir gün bir haber duyarsınız; “Sağlık Bakanı Diyaliz hemşirelerinin hemodiyaliz ünitelerinden çekilerek yerine teknikerlerin çalışmasının gerektiğini açıkladı”.

Sosyal medyada bir gencin klavyesinden “ 3 haftalık eğitim ile diyaliz hemşiresi olanlar, diyaliz ünitelerini bize bıraksınlar. Biz onlar yüzünden işsiz kalıyoruz” sözünü duyduğunuzda diyalizde geçen yıllarınız gözünüzün önünden geçer.

Şaşırırsınız; "Biz diyaliz için ömrümüzü vermiştik. Bu gençlerimiz  bu üniversitelerde 2 yıllık teorik bilgi ağırlıklı bir eğitimle, staj yapma imkanı bulamadan, yeterli fistül girişi tecrübesi kazanmadan, diyaliz yönetmeliğinde bahsedilen 5 hastaya bakmakta zorlanmayacak mıdır?  Hemodiyalizin tedavisinin yanında bir sürü hastalığı bulunan zor bir hasta grubunda, gelişen acil durumlara nasıl bir müdahalede bulunabileceklerdir. Hastaların diyetiyle, psikolojsiyle, yakınlarıyla nasıl ilgilenebilecektir" diye düşünürsünüz?

Ülkenin yıllık diyalizde toplam hemşire ihtiyacı 4000-5000, ve ülkede 10.000 tane yetişmiş sertifikalı hemşire varken bunun üzerine 10.000 tane diyaliz teknikeri yetiştiren sistemi sorgularsınız.

"Sağlık Bakanlığı niçin bugünleri göremedi", "YÖK niçin bazı özel üniversitelere yıllık yetiştirilmesi gereken yeni hemşire sayısı, 300-400 iken, niye ülkenin ihtiyacı olmadan yıllık 2000-3000 diyaliz teknikeri yetiştirmek için niye kontenjan açıyor" gibi sorular kafanızda dönmeye başlar.

Ülkenin 10.000 pırıl pırıl gencini, bir hayal üzerinden geleceklerini karartan bu sistemin sorumluları, nasıl koltuklarında rahat rahat oturuyorlar diye düşünerek “Ah Türkiye’m ah!” diyerek yolunuza devam edersiniz.

Yayın Tarihi: 21/02/2019

bottom of page