SAĞLIKTA ŞİDDETE NE ZAMAN DUR DENİLECEK?
KAMUOYUNUN DİKKATİNE
Bir meslekdaşımızın daha sözlü ve fiziki şiddete maruz kaldığını üzülerek öğrenmiş bulunuyoruz. 15/08/2019 tarihinde Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde Nefroloji Uzmanı olarak görev yapan Doç. Dr. Metin Sarıkaya görevi başında, hasta yakınları tarafından önce sözlü hakaretlere maruz kalmış, takiben başına ve yüzüne acımasızca darp edilmiştir.
Meslekdaşımız kamu hizmeti veren bir devlet memuru olmasına rağmen, emniyet ve adli birimler konuya gereken hassasiyeti göstermemiştir. Meslekdaşımızı sözlü hakaret ve darp uygulayan saldırganların ifadelerinin alınması sonrası savcılık tarafından serbest bırakılması ise üzüntümüzü katlamıştır. Aynı muameleye, yine kamu hizmeti veren bir polis veya savcı maruz kalsaydı; mutlaka farklı bir yaklaşım izlenirdi.
Konu hakkında Diyaliz Hekimleri Derneği olarak bu sorunun sadece basit bir adli olay olmadığını ve olayın daha geniş bir açıdan kamu güvenliğine ve kanun hakimiyetine karşı bir saldırı olarak kabul edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu sebeple bu konu hakkında kamuoyunu bilgilendirmeyi ve yetkilileri göreve davet etmeyi bir görev kabul ediyoruz. Bu konuda bizim tespitlerimiz ve görüşlerimiz şu şekildedir:
1- Ülkemizde sağlık hizmeti 150.000'i hekim olmak üzere yaklaşık 500.000 kişilik sağlık ordusu tarafından verilmektedir. Bu verilen hizmet kalitesi dünya standartları seviyesinde ve ekonomik maliyet olarak ise oldukça düşüktür.
2- Bu sağlık hizmetinin bu kalitede verilmesinde eğitimli işgücünün önemi çok büyüktür. Ülkemizin en çalışkan ve yetenekli gençleri üstün bir çaba ve başarı göstererek Tıp Fakültelerinde 6 yıllık bir eğitim görmektedir. Sonrasında ise tekrar bir sınava girip başarılı olanlar 3-6 yıl süren bir uzmanlık eğitimini tamamlamaktadır. Hekimlik alanında eğitim bununla kalmayıp, meslek yaşamı boyunca kazandığı tecrübeler ile ülkemizin her ilinde, ilçesinde, köyünde sağlık hizmeti verilmektedir.
3- Türk Sağlık Ordusu ve dolayısiyle Hekimler ülkemiz için hayati önemdedir. Bu sağlık ordusu ülkemizin tüm fertlerinin sağlığı için canla ve başla çaba harcamaktadır. Tarihimize bakarsak hekimler gereğinde ülkesi için canını bile ortaya koymaktan çekinmemiştir; 1. Dünya Savaşı boyunca toplam 765 tıp öğrencisinden 346'sı şehit düşmüş ve geri dönememiştir. 1915 yılında Tıbbiye'ye kaydolan 1. sınıf öğrencilerinin tamamı Çanakkale'de şehit düşmüş ve bu nedenle de Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane 1921 yılında hiç mezun verememiştir.
4- Şu an için ülkemizde hizmet veren sağlık ordusunun takdir edilmek bir yana, cezalandırıldığı bir ortam yaşanmaktadır. Bu konuda Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı'nın sağlık ordusunun güvenliğini sağlayamadığını ve şiddete uğrayan sağlık personeline sahip çıkamadığını üzülerek izliyoruz. Bu haliyle sağlık hizmetinin verilmesinde orta ve uzun vadede sorunlar yaşanması kaçınılmazdır.
5- Ülkemiz için gerekli sağlık hizmetinin kaliteli bir şekilde verilmesi çok önemlidir. Bu sebeple sağlık ordusunun moral ve motivasyonuna zarar veren olaylara, gereken karşılık mutlaka verilmelidir. Aksi durumda sağlık hizmetinde günümüze dek oluşan ilerlemenin tersine döneceğini, sağlık hizmeti verilmesinin ekonomik maliyetinin katlanacağını unutmamalıyız.
Sağlıkta şiddet konusunda başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanımız Prof. Dr. Fahrettin Koca, İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, Adalet Bakanımız Abdulhamit Gül, TBMM Başkanımız Mustafa Şentop, Türk Tabipler Birliği, sağlık alanında faaliyet gösteren tüm dernekler olmak üzere tüm yetkilileri hassasiyet göstermeye davet ediyoruz. Tüm halkımız ve kamuoyundan bu metni paylaşmalarını ve konuya sahip çıkmalarını bekliyoruz. Saygılarımızla.
DİYALİZ HEKİMLERİ DERNEĞİ
Yayın Tarihi: 17/08/2019