Uzm. Dr. Sadi Kemal Alim Arslan
Adli Tıp Uzmanı, Diyaliz Hekimi
DİHED Yönetim Kurulu Başkanı
SBÜ Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi
ULUSAL BÖBREK YETMEZLİĞİ TEDAVİ PROJESİ
Kronik böbrek yetmezliği dünyada önemli bir sağlık sorunu olma durumunu korumaktadır. Bu hastalığın tedavisinde son nokta; diyaliz tedavileri veya böbrek naklidir. Genel olarak diyaliz tedavileri içinde hemodiyaliz en baskın tedavi seçeneği olarak uygulanmaktadır. Şu an için ülkemizde 60.000 hasta hemodiyaliz ile hayatını sürdürmektedir. Türkiye gibi gelişmekte olan veya bu tedaviler için bir pazar olarak gözüken ülkelerde bu tedavilerin uzun dönem sürdürülebilirliğinde ciddi sorunlar gözükmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri'nde yaklaşık 750.000 diyaliz tedavisi uygulanan veya böbrek nakilli olarak izlenen son dönem böbrek hastası mevcuttur. ABD'de diyaliz tedavileri içinde % 90 ağırlığa sahip tedavi seçeneği hemodiyalizdir. ABD’de hemodiyaliz hastasının yıllık tedavi maliyeti 90.000 USD düzeyindedir ve hemodiyalize ayrılan kaynak 42 milyar dolardır. ABD'de hemodiyaliz hizmetinin % 70'ini Almanya kökenli Fresenius Medical Care ve ABD kökenli DaVita gerçekleştirmektedir. Böbrek yetmezliği olan hastaların takibini, böbrek nakli ve periton diyalizini de eklersek tedavi maliyeti 100 milyar USD’a ulaşmaktadır.
ABD bu kadar yüksek tedavi maliyetini nasıl karşılayabiliyor? Bu ülke dünyada ilk diyaliz tedavilerinin yaygınlaştığı ve bu alanda üretim yapan bir ülkedir. Bu ülkedeki firmalar diyaliz makinası, filtre (diyalizör), periton diyaliz solüsyonu, ilaç üretimi, vb. alanlarda dünyada lider durumdadır. Diyaliz hastalarında kan yapımını artırmak için kullanılan Eritropoetin maddesinin bir firma için yıllık cirosunun 40 Milyar USD olduğunu belirtirsek bu olayın önemi daha iyi anlaşılabilir.
Peki ülkemizde durum nedir? Şu an için SGK seans başına 190-200 TL düzeyinde diyaliz merkezlerine ödeme yapmaktadır. Son 10 yıllık süreci değerlendirirsek fiyat 100-120 USD düzeyinden 38 USD düzeyine gerilemiştir. Bu rakamın düşmesinde SGK'nın diyaliz tedavisinin maliyetini kontrol altında tutma projeleri ve döviz kurlarında önemli düzeyde artışlar etkili olmuştur. Bu şekilde dünyanın en ucuz diyalizini yapan ülkelerden biri haline gelmiş bulunuyoruz. Bu ise özel diyaliz merkezleri için sürdürülemez olarak kabul edilmektedir.
Ülkemizde toplam kamunun sağlık harcamaları yaklaşık 80 milyar TL iken bunun yaklaşık 4-5 milyar TL’ si son dönem böbrek yetmezliği tedavilerine ayrılmış durumdadır. Hasta başına yıllık sağlık harcaması 40.000 TL düzeyindedir. Bu harcama miktarı ile 75.000 hastaya yapılan sağlık gideri yaklaşık 4 milyon kişiye yapılan sağlık harcamasına eşittir. Diyaliz sektörü eskiden olduğu 100 USD’ye karşılık gelen bir ödeme yapılmasını istemektedir. Bu talebin karşılanması durumunda bu tedavinin maliyeti 12 milyon kişinin toplam sağlık harcamasına karşılık gelmektedir. Türkiye gibi bütçe imkanları ve sağlığa ayıracağı kaynak sınırlı olan bir ülkede ise; bunun toplumun diğer kesimlerinin sağlık harcamalarında kısıtlama olarak dönmesi kaçınılmazdır.
Son 1 yıl içinde dövizde yaşanan artışlar bu tedaviyi ağırlıklı olarak yapan özel diyaliz merkezleri için sonun başlangıcını hazırlamaktadır. Bu durum Türkiye’nin şu ana kadar uyguladığı böbrek yetmezliği stratejisinin çöktüğü anlamına gelmektedir. Son 10 yıllık süreçte böbrek yetmezliğinin tedavilerine ayrılan toplam kaynak 10 milyar USD düzeyindedir. Hemodiyaliz makinasını, filtresini, ilacını ithal etmek zorunda olan bir ülke bu tedavileri ne kadar daha sürdürebilir?
TÜRKİYE ŞU AN İÇİN HANGİ YOLLARI İZLEYEBİLİR?
Ülkemizin şu durumda izleyeceği yollar şunlar olabilir:
1- Hemodiyaliz tedavisine dünyadaki seans tedavisine uygun bir fiyat, ithal makine, ithal solüsyonlar, ithal ilaçlarla devam etmek. Bu durumda sağlık harcamaları içinde böbrek yetmezliğine giden kaynağı 2-3 kat artırmak gereklidir.
2- Diyaliz hizmetinin aynı fiyatlarla devam ederek, tedavinin büyük kısmını kamu diyaliz ünitelerinde yapılmasını sağlamak. Bu durumda özellikle büyük şehirlerde 100-200 makinelik dev diyaliz üniteleri kurulması düşünülecektir. İlaçların, diyaliz filtre ve ekipmanlarının tek elden ithali ve dağıtımı ile önemli miktarda maliyet düşüşü sağlanabilecektir.
3- Ulusal Böbrek Yetmezliği Tedavi Projesi: Bu proje ile uluslararası düzeyde bir diyaliz markasının ve tedavi sisteminin markalaşması sağlanacaktır. Ayrıca bu tedavilerin uygulanmasında kullanılacak makine, sarf malzemesi ve ilaçların milli bir proje ile ülkemizde üretilmesi gereklidir.
ULUSAL BÖBREK YETMEZLİĞİ TEDAVİ PROJESİ GEREKLİ MİDİR?
Ülkemizde diyaliz sektörü Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nde ödenen kaynağın % 10’u ile bu tedaviyi başarı ile, şu ana kadar uygulayabilmiştir. Tedavi kalitesi ise Avrupa ve ABD’den geride değildir. Peki bu tecrübeyi niye tüm dünyaya pazarlayamadık. Niye Türk bir diyaliz markası yaratamadık. Türkiye’de yerli diyaliz işletme sahipleri SGK’dan zam gelmesi için beklemek yerine, tüm dünyada markaları ile rekabete giremedi.
Türkiye’de bu markayı oluşturacak önemli bir yetişmiş insan gücü mevcuttur. Bu iş gücünü sınıflandırırsak;
a) Nefroloji Uzmanı: Bu alanda uluslararası standartlarda 600 Nefroloji uzmanımız mevcuttur. Sayı şu an için Türkiye’nin ihtiyaçlarını fazlasıyla karşılamaktadır.
b) Diyaliz Hekimi: Bu alanda 3000 Sertifikalı Diyaliz Hekimi ve 500 civarında Sertifikalı Uzman Hekim mevcuttur. Bu hekimler diyaliz konusunda kendini ileri derecede geliştirmiş ve bu konuda adı konulmamış bir uzmanlık seviyesinde hekimlerdir. Bu yetişmiş iş gücünün yaklaşık %25’i diyaliz sektöründe çalışırken diğerleri diğer hekimlik alanlarında çalışmak zorunda kalmışlardır.
c) Damaryolu Cerrahları: Türkiye’de damaryolu maliyeti gelişmiş ülkelere göre %1 düzeyindedir. Amerika Birleşik Devletleri’nde bir hastanın damaryolu maliyeti yıllık 10.000 USD düzeyinde olduğunu belirtirsek, Türkiye’nin bu konuda tecrübesi ortaya çıkacaktır.
d) Diyaliz Hemşireleri ve Diyaliz Teknikerleri: Türkiye’de şu ana kadar 10.000 sertifikalı diyaliz hemşiresi ve 10.000 diyaliz teknikeri yetişmiştir. Diyaliz hemşireleri sektör için tecrübe ve uzmanlaşmayı, diyaliz teknikerleri ise dinamizm ve çağa ayak uydurabilecek bir nesli ifade etmektedir. Ama şu an için ülkenin ihtiyacı 4000-5000 diyaliz hemşiresi veya teknikeridir.
ULUSAL BÖBREK YETMEZLİĞİ TEDAVİ PROJESİ’NİN İÇERİĞİ
1- HEMODİYALİZ: Hemodiyaliz tedavisi ana tedavi yöntemi olması sebebiyle projenin ağırlık noktasını oluşturmaktadır. Bu konuda yapılacak çalışmalar şunlardır:
a. Hemodiyaliz Makinası Üretimi: Şu an için dünyada 2-3 tane gelişmiş makine üretebilen firma mevcuttur. Dünyada en sık kullanılan cihazlar Fresenius markası altında üretilen cihazlardır. Bu cihazlarda şu an için olmayan özelliklerin ülkemizin üreteceği makinalarda kullanılması rekabette ön plana çıkmamızı sağlayacaktır. İğne girişinin yapılacağı damarda görüntülemeyi sağlayacak Renkli Doppler USG özelliği, hasta güvenliğini artıracak modüller, makinadaki tıbbi verilerin hekimin bilgisayarına veya uzaktaki bir komuta merkezine (Ev hemodiyalizi için) aktarımı ve takibine imkan veren modüller buna örnek verilebilir.
b. Diyalizör (Filtre) Üretimi: Bu konuda ülkemizde birkaç firma tarafından üretim gerçekleşmiş olmasına rağmen, yabancı markalarla rekabet edilememiştir.
c. İğne ve Set Üretimi: Bu üretim şu an için ülkemizde yapılabilmektedir. Ama maliyeti düşürmek için çok fazla miktarda üretim yapmak gereklidir.
d. Hemodiyaliz Katateri ve Damar Grefti Üretimi: Hastaların hemodiyalize bağlanmaları için gerekli katater ve damar greftleri ülkemizde üretilmelidir.
e. İlaç Üretimi: Bu konuda kan yapımını artıran Eritropoetin, Demir preperatları, Kemik metabolizmasına destek olan ilaçlar vb. ürünlerin üretimi ülkemizde kolaylıkla yapılabileceğini düşünüyoruz.
2- PERİTON DİYALİZİ: İkinci ağırlıkta uygulanan tedavi yöntemidir. Dünyada ortalama %10 hastada tedavi yöntemi olarak tercih edilmektedir. Bazı ülkelerde temel tedavi seçeneği olarak kabul edilmiştir. Bu konuda yapılacak çalışmalar şunlardır:
a. Periton Diyaliz Solüsyonu: Dünyada bunun üretimi konusunda 2 markanın tekeli (Fresenius, Baxter) bulunmakta olup 2 yıl önceye kadar ülkemizde Baxter tarafından bu üretim yapılmıştır. Ülkemizde yerli bazı firmalarında diyaliz solüsyonu üretmeye başlayacağı bilinmektedir.
b. Periton Diyaliz Katateri: Bu amaçla silikondan üretilmiş ürünler kullanılmaktadır.
c. Aletli Periton Diyalizi Makinası: Bu cihaz geceleri hasta uyurken tedavinin aralıklı olarak uygulanmasını sağlayan bir makinadır. Periton diyalizi markalarının kendilerine has cihaz modelleri mevcuttur.
3- BÖBREK NAKLİ: Ülkemiz en fazla sayıda ve başarı ile canlıdan böbrek nakli yapabilen bir ülke konumundadır. Bu tecrübenin tüm dünyaya doğru pazarlanması gereklidir. Bu tedavi yönteminde en maliyetli kalem vücudun savunma sistemini baskılayan ilaçların kullanımının getirdiği maliyettir. Bu ilaçlar uluslararası ilaç firmaları tarafından üretilip pazarlanmaktadır. Bu tedavi yönteminin maliyeti de bu sebeple oldukça yüksek miktarlara ulaşmaktadır.
4- TÜRK MARKASI İLE BÖBREK YETMEZLİĞİ TEDAVİLERİNİN ULUSLARARASI ALANDA PAZARLANMASI: Türkiye olarak elimizde önemli avantajlar olmasına rağmen bu tedavi alanı tamamen yabancı firmaların tekeline bırakılmıştır. Bu tedavilerin şu an için dünyada yıllık maliyeti 150-200 milyar USD dolar düzeyindedir. Ayrıca şu an için dünyadaki ülkelerin büyük kısmında yüksek maliyetler nedeniyle bu tedaviler uygulanamamaktadır. Dünyada bu hastaların yıllık tedavi giderleri 20.000-90.000 USD arasında değişmektedir. Şu an için dünyada bu tedavilerle yaşamak zorunda olan 2-3 milyon böbrek yetmezliği hastası mevcuttur. Orta vadede sayının 10 milyon hasta sayısına ulaşması kaçınılmazdır. Ülkemizde hemodiyaliz tedavisinin fiyatlandırmasının 35 USD düzeyindeyken Avrupa ve ABD ülkelerinde 200-500 USD düzeyinde olması Türkiye’nin bu konuda aldığı mesafeyi göstermesi bakımından önemlidir.
PROJE İLE İLGİLİ KURUMLAR
Bu proje kapsamında ulusal markaların oluşması ve dünya çapında hizmet üretimi sağlanabilmesi için öncelikle aşağıdaki kurumların eşgüdümlü çalışmalar üretmesi gereklidir.
1- TÜBİTAK, ASELSAN, Bıçakcılar, Vestel, Arçelik gibi bu konuda araştırma ve üretim yapabilecek markalar görev alacaklardır.
2- Türk İlaç Firmaları: Bu alanda ilaç geliştirilmesi ve üretimi konusunda üniversitelerin desteğinde ilaç firmaları çalışmalar yapmalıdır.
3- Sağlık Bakanlığı: Bakanlıkça projelerin planlanması ve işleyişin yönetimsel olarak planlanması gereklidir.
4- Sosyal Güvenlik Kurumu: Sağlık harcamalarını ödeyen kurum olarak yerli marka ürün ve kurumları koruyacak politikaların oluşturulması sağlanmalıdır.
5- Hastane Zincirleri: Acıbadem Sağlık Grubu, Memorial Sağlık Grubu, MedicalPark Sağlık Grubu gibi kurumların bu konularda sağlık hizmeti konularında desteği gereklidir.
6- Dernek ve Vakıflar: Bu projede bu tedavilerin etkinliği ve güvenilirliğinin tüm dünyaya bilimsel çalışmalar ile gösterilmesi gereklidir.
7- Turizm Bakanlığı ve Turizm Acentaları: Ülkemizde özellikle böbrek nakli olmak üzere sağlık turizmi alanında çalışmalar yapılmalıdır.
Bu projenin ülkemiz için önemli bir çalışma olacağına inanıyoruz.
Yayın Tarihi:04/08/2018