top of page
aysel_saçan.JPG

Hem. Aysel Saçan

sacan3@hotmail.com

 

Diyaliz HemÅŸiresi- ÖÄŸretim Görevlisi

​

Ä°stanbul Bilgi Üniversitesi

DÜNDEN BUGÜNE DÄ°YALÄ°Z

​

Ä°zmir’deki okulumdan yeni mezun olmuÅŸum. Başımda kavak yelleri esiyor. Ani geliÅŸen bir dizi olaylar ertesinde kendimi Ankara’da buluveriyorum. Hem de “Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı’nda (BaÅŸkent Üniversitesi Hastanesi) iÅŸe bile baÅŸlamış, çiçeÄŸi burnunda bir hemÅŸire olarak.  O zamana kadar diyalizin adını bile duymamışım.

​

Aman tanrım, o da ne!  Her taraf kan içerisinde; hastalar habire bayılıyor. Kimi hastalar kramp geçiriyor. O zamanlar, nam-ı diÄŸer, Gambro AK-10 asetatlı hemodiyaliz cihazları pek revaçtaydı. Benim gibi genç olanlar bu cihazları kullanmışlardır. Sahiden de asetatlı  diyalizin hastalar için nasıl bir eziyet olduÄŸunu mutlaka biliyorlardır.

​

Hastanın biri diyalizden çıktıktan sonra koridorda düÅŸtü, kasılmaya baÅŸladı. Ben o gün diyalizi bırakmaya karar verdim. Artık nasıl karar verdiysem, bu kararımı ancak 25 yıl sonra uygulayabildim. Tabii, gerçekten bırakabildiysem eÄŸer.

 

Gel zaman git zaman, AK-10 diyaliz cihazına bir kaset ilave edildi. Bikarbonatlı diyaliz yapmaya baÅŸladık. Ancak bu cihazlarda, bikarbonat yoÄŸunluÄŸunun yüksek olması nedeniyle, sık sık  tıkanır; biz yine asetatla çalışmaya devam ederdik.

Güzel günlerdi velhasıl! Ama en güzeli de, bize rehberlik eden kıdemlilerimizdi. Semiha abla, Suna abla, Emine abla, Beyhan abla, Türkan; kulakları çınlasın. Åžu an ise her biri farklı yerlerde ve farklı görevlerdeler. Elbette deÄŸerli hocamız Prof. Dr. Mehmet Haberal’dan iÅŸ disiplini, çalışkanlık, yılmama gibi bir yığın meziyetler öÄŸrendik.

​

Ä°ÅŸe baÅŸlamamdan 3 ay sonra, acil durumlar için gece diyalizi baÅŸladı. Eeee, elbette nöbet tutan ilk ve son kurban da ben oldum. Acil hastalar için baÅŸladığımız gece diyalizi öyle bir hal aldı ki, eÅŸiyle kavga eden, uyuyamayan, canı sıkılan tüm hastalar gece diyalizine gelmeye baÅŸladılar. Gündüz 16 hastaya bakmak için 4 kiÅŸi çalıştığımız salonda, övünmek gibi olmasın, gece tek başıma 16 hastaya bakmaya baÅŸladım. Asetat diyalizin komplikasyonları nedeniyle, bir oraya, bir buraya, başı kopmuÅŸ tavuk gibi koÅŸuÅŸturup duruyordum.

​

Bir gece saat 03:00 civarı hastaları çıkarttık. Arkamı döndüm, hocamız Prof. Dr. Mehmet Haberal denetime gelmiÅŸ. OlaÄŸanüstü bir performansı vardı, gece 02’de nakil ameliyatını bitirir, saat 04’de hastasını kontrol etmeye gelir, sabah 07’de de iÅŸinin başında olurdu. DoÄŸal olarak biz yeni mezun hemÅŸireler, hocamızdan ve kıdemlilerimizden çok ÅŸey öÄŸrendik.

​

Cihazlarda volüm kontrolü olmadığı için hastaya dört kilo ayarlardık, fakat hastadan bazen beÅŸ kilo çekilir, bazen de üç kilo çekilirdi. Bir nevi ÅŸans yani. Daha sonra volüm kontrollü cihazlar çıktı ki;  hastalar için olaÄŸanüstü bir rahatlık oldu. Varsayımlar bitmiÅŸ, gerçek kilo çekimleri baÅŸlamıştı. DiÄŸer taraftan hemodiyafiltrasyon yapan cihazlar, plazmaferezler derken, geliÅŸen teknoloji sayesinde; günümüzde makineler neredeyse tüm ayarları kendileri yapıyorlar.

​

Bugün geldiÄŸimiz noktada volüm kontrollü cihazlar, sodyum  ve ultrafiltrasyon profilleri, hemofiltrasyonu rutin diyalizde kullanan klinikler, hemodiyafiltrasyonlar artık olaÄŸan kabul ediliyor. Cihazlara hastaların verilerini yüklediÄŸinizde, son 10 seans bilgilerini görebiliyor, tedavi ve seans süreçlerini ayarlayabiliyor, yine son 10 seans uygulanan dezenfeksiyonları, efektif  dializ süreleri, vb.  bir çok bilgiye anında ulaÅŸabiliyorsunuz.

 

Tüm bunları anlatmamın sebebi ÅŸu: Diyalizdeki geliÅŸmeleri, teknik yenilikleri literatürden zaten biliyorsunuz. Ben, bunlara bir de, tüm bu geliÅŸmeleri bizzat  içinde yaÅŸayan, herÅŸeye an be an tanık olanların gözüyle bakmanızı istedim.

Yayın Tarihi: 02/06/2019

bottom of page