top of page

Uzm. Dr. Hıdır Arslan

 

arslanh@me.com

 

 

4- FÄ°STÜL CEHENNEMÄ°!

 

Doktor fistül demiÅŸ olabilir ama; Sebahat hanım o hengamede püskül anlamıştı. Doktor; “Kendine cerrah bul, bir an evvel ameliyatını yaptır. Katedralini (yine hengame ortamı hastacağız gürültüde neyi duyması gerektiÄŸini bilemedi, kateteri katedrale baÄŸladı) erken vakitte çıkarmak gerekecek”  deyip, öfke ile baÅŸka bir hastaya yöneldi.

Sebahat hanım ameliyatta mı, burada mı çıkaracaksınız, bu katedrali diye soracaktı ki; fırsat bulamadı, içinden sorup sorup durdu.

​

Sora sora BaÄŸdat bulunurdu ya, sora sora sonunda cerrahı buldu, ameliyathaneye ineceÄŸi ana kadar pek bir ÅŸey anlayamadı, ne ameliyatıydı bu, o omuzundaki hortumlar çıkacak mıydı, kalacak mıydı?

SoÄŸuk ameliyathanede, uzun aç bir bekleyiÅŸten sonra, masaya alındı bir asistan hekim uÄŸraÅŸtı didindi, derken bileÄŸindeki aÄŸrılar dirseÄŸine yayıldı, bu da olmadı teyze neydi adın derken, üç saat sonunda iki kolda toplam üç ameliyat olmuÅŸtu.

​

Bereket bir uzman hekim geçti oradan, bir ÅŸeyler sordu asistan hekime, bu kadar yeter, baÅŸka güne randevu verin, gönderin dediÄŸini duyuldu.

​

 Sebahat hanım acılar içinde, kamyon çarpmış bir aÄŸrı kuÅŸatmasında evine gitti, uyuyamadan sabaha vardı, ertesi gün diyaliz merkezine yollandı.

​

Diyaliz hekimi, beceriksiz asistanlara, devlet hastanesine sayıp, ÅŸurada ÅŸöyle bir cerrah var birde orada dene ÅŸansını dedi.

​

 Randevu günü elinde diyaliz hekiminin verdiÄŸi randevu kağıdı ile özel hastanede  yeni cerrahın karşısına oturdu, cerrah bey hızlı hızlı birtakım ÅŸeyler anlattı, filmler gösterdi de Sebahat hanımın aklında kalan kısmı sadece kolu kesilebilir cümlesi idi.

​

 Midesi bulandı, başı döndü, bayılacak gibiyken gözünü kapadı, komÅŸusu Hacer hanım Sebahat hanımı koltuktan yere yuvarlanmadan yetiÅŸip kolunu tuttu sıkı sıkıya. Sebahat hanım yolun sonuna yaklaÅŸtığını düÅŸündü, bir acıdan bir acıya savrulmaktan mıdır, bu böbrek hastalığı ile hiç rahat günü olmaz mıydı insanın? Kollarında acılar yeni yerleÅŸtirilmiÅŸ makine, midesinde geçmek bilmeyen bulantı ile gece evine yollandı. KomÅŸu Hacer hanım bir kase çorba getirdi, içemeden yataÄŸa devrildi, dudaklarında yarım dua ile uyudu ya da kendinden geçti.

​

Hacer hanım diyaliz servisinin uzun korna sesiyle, kapıda yarattığı gürültüye dayanamadı, Sebahat hanıma koÅŸtu, kapıyı açtı, gece bıraktığı gibi yatağındaydı; ancak yatağı ve yatak odası kan içindeydi…

 

 

​

Yayın Tarihi:12/08/2016

bottom of page