Doç. Dr. Metin Sarıkaya
Nefroloji Uzmanı
S.B. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi
BABAM
Babam belediyeye girdiği ilk yıllarda çöp kamyonu şoförlüğü yapıyordu. O dev gibi aracı nasıl kullandığına ve damperleri kaldırıp çöpleri nasıl döktüğüne şaşar, onu şehrin kahramanlarından sayardım. Fakat ben bu kamyonu babam gibi kullanamayacağımı, bu yüzden de çöpçü olmanın daha kolay olacağını hayal ederdim. Zaten şoför yerinde babam oturuyordu, o kadroya beni almazlardı. Beş yaşımdayken ben büyüyünce çöpçü olmak istiyordum. Böylece babamın yanında çalışmayı ve ondan ayrılmamayı hayal ederdim.
Sabahları damperli çöp arabalarının gürültülü sesleriyle uyanırdım. Pencereye koşar, sabahın köründe koşuşturmalarını ilgiyle izlerdim. Damperli dev çöp kamyonlarının kenarlarına tutunan dört adam yaklaşık her elli metrede bir kamyondan atlar, çöp tenekelerini bir tutuşta kamyonun kasasına sallar, iyice boşaltır ve aldıkları yere bırakırlardı. Hızla tutundukları kamyon kenarlarına, bir elleriyle vururlardı ve babam yeniden hareket emrini almış olurdu. Göz açıp kapayana kadar, caddenin bir ucundan görünür, gerilerinde hiç çöp bırakmadan öbür ucundan kaybolurlardı. İçlerinde üstü temiz olan tek adam görmedim, hepsi kirli ve yağlı tulumların içinde, ellerinde yine kirli eldivenler ve yüzlerine dökülen kire pasa aldırmadan çalışırdı. Caddeleri temizler, kendi kirlerini ise umursamazlardı. İlçenin bizim köye giden yolu üzerinde dev bir çöplükten oluşmuş tepe vardı. Dolan çöp kamyonları oraya varınca damperleriyle kanatlanan kasasını doksan dereceye kadar diker, ne kadar çöpü varsa boşaltır, sonra yavaş yavaş eski halini alırdı. Çöpçüler karıncalar gibiydi, benim gözümde en çok çalışan insanlar onlardı. Babamın da içlerinde olduğu kahramanlarımdı onlar.
Babam iki yıl sonra itfaiye şoförlüğüne geçti. Bana aldığı, hatırımda kalan ilk oyuncak ışıkları kırmızı yanıp sönen ve siren sesi çıkaran itfaiye aracıydı. ''Kör olası çöpçüler aşkımı süpürmüşler'' şarkısı henüz çalınmıyordu, ve çöpçülerin aşkları süpürmedikleri zamanlardı, ama ben yine de çöpçülük hayalini bırakıp, bu kez de itfaiyeci olmaya karar verdim. Çünkü asıl niyetim babamın yanında olmaktı. Sanki babam hiç yaşlanmayacak, ben ise hızla büyüyecektim. Yangınları söndürmek ateşe hükmetmekti, yangınlar çıkıyor babam gerçeğini, ben ise oyuncağını kullanarak itfaiye araçlarımızla suları koca hortumlarla ateşlere boşaltıyorduk. Fırsat oldukça itfaiyeye gider, yangın alarmı olunca etraftaki telaşı, hızla parlak borulardan kayıp aşağı inen itfaiyecileri seyreder, bir anda yola koyuluşlarına bakardım. Bu araçlardan öyle büyük merdivenler çıkıyordu ki; göğe uzanıyor, en üst katlardaki yangınlar bile sönüveriyordu. Artık kahramanlarım çöpçüler değil, itfaiyecilerdi.
Bir akşam babama ben de büyüyünce itfaiyeci olacağım dedim. Babam güler yüzlü bir adamdır, kalbi çocuklarına ve tüm insanlara karşı sevgi doludur, bana tüm çocuklarım içinde en çok kendisine benzeyenin ben olduğumu söyler ve bu da beni şımartır, aklımdan geçeni ona söylemekte tereddüt etmezdim. Ama bu dediğim itfaiyecilik fikri hiç hoşuna gitmedi, yüzü birden ciddileşti; ‟Oğlum benim, koçum benim. Köyden şehire siz okuyasınız diye indik. Babanı örnek alacaksan, şoför olsan yeter. Babam beni okutmadı ve ben ancak şoför olabildim. Ama sen okuyacaksın, bir tek ceketim kalsa, yine okuyacaksın. Okumak dışında hiçbir yolunun olmadığını zamanla öğreneceksin. Anladın mı beni? ” dedi. O gözümde öyle bir insandı ki okuyacaksın dediği an, onu mutlu edebileceğim tek şeyin bu olduğunu fark ettim.
Artık nasıl etkilenmişsem babamın o yüz ifadesi ve bakışından anlamam gerekeni anlamıştım. Hem de o kadar iyi anlamışım ki, yaş elliye yanaştı, halen okumaya devam ediyorum. Seni okuma konusunda mahçup etmediğim için mutluyum. Sayende babam, sayende. Babalar günün kutlu olsun babacığım, ellerinden hürmetle öperim. Benim canım babam…
Yayın Tarihi: 28/06/2017