top of page

Hatice Gök

 

alp.kar26@hotmail.com

 

Hemodiyaliz Hemşiresi

Özel Derince Diyaliz Merkezi

 

HASTALARIMIN BİTMEYEN SUSUZLUĞU !

 

Kronik böbrek yetmezliğinde, her hastanın farklı bir hikayesi, farklı bir hayatı, farklı hayalleri vardır. Diyalizle yaşayan bir hastayı anlayabilmek için; onun gibi yaşamak, hissetmek ve düşünmek gereklidir. Düşünün; onlar günde sadece 1 litre su içebilirler. Buna yiyeceklerle alınan sıvılarında dahil olduğunu düşünün.

 

Sağlıklı insanlar, acaba sağlığın nimetinin ne kadarının farkındadır: Bir bardak çay içmenin keyfini çıkarırken,  arkadaşınızla sohbet sırasında bir fincan kahve içtiğinizde,  yazın sıcağında bir yere yetişmek için koşuşturma sonrası buz gibi kocaman bir bardak suyu içtiğinizde, kış günlerinde içinizi ısıtmak için bir kase çorba içerken hiç düşünmezsiniz. Ama ya diyaliz hastaları: Onlar aldıkları her damla sıvının hesabını vermek zorundadırlar. Musluktan tonlarca su aksa da, bir diyaliz hastası günde sadece 1 litre su tüketebilecektir.

 

 Kronik böbrek yetmezliğinde, böbrekler çalışmasa da, vücut kendi hassas dengesini, tekrar kurmak zorundadır. Bu öyle bir hassas dengedir ki, hastaya buna uymaktan başka çare bırakmaz. Yapılan her hata da vücut biraz daha yıpranır, hastalık daha da içinden çıkılmaz bir hal alır.

 

 Eğer hasta, bir şekilde çok fazla sıvı tüketti ise; bunun bedelini ödemesi kaçınılmazdır. O gece sabah bir türlü olmaz. Fazla sıvı akciğerlerde birikir, nefes almak zorlaşır. Hasta rahat nefes almak için yataktan kalkıp oturur pozisyona geçer. Kalp vücutta artmış sıvıyı,  pompalamakta zorlanır. Kalp, bedenin alışık olmadığı bir şekilde çalışır ve yorulur. Hemşire bu durumda  hastaya; “sen bu çılgınlığı, bile bile niye yaptın” diyecektir. Ama hasta bu soruya kızacaktır ve küsecektir. Ama bir hemşire de yaşadığı acı tecrübeleri hastaya söyleyemez ki? Tecrübeli bir hemşire, yüzlerce hastasının sıvı diyetine uymamak sonucu, kalp yüklenmesi veya kalp ritminin bozulması gibi sebeplerle, hayatlarının sona erdiğini gözleriyle görmüştür.

 

Mazeret; arkadaşlarla toplanıp yenilen bir akşam yemeği ya da aylardır karşısında direnilen bir avuç turşuya teslimiyet olabilir. Bu kadar küçük, insani bir hatanın bedeli, bu kadar ağır olmalı mıdır? Hastayı anlamak için, çok uzaklara gitmeye, gerek yoktur. Hepimiz kendi hayatımıza dönüp baktığımızda, zayıflamak için diyet yapmanın zorluğunu, oruç tutma sonrası perişanlığımızı hatırlarız. Ama hastalarımız için her gün diyet var. Bu duruma siz ne kadar dayanabilirdiniz? Bir hafta, bir ay, bir yıl. Peki sonrasına nasıl dayanılabilir?

 

İşte bir diyaliz hemşiresinin küçük sırrı: Diyaliz hastalarının da bir insan olduğunu unutmayıp, onları kontrollü sıvı alımı konusunda uyarmak ve yaptıkları insani hatalarında, onları yargılamadan anlayabilmektir.

bottom of page