

Merve Öztekin
moztekin1987@gmail.com
Diyaliz Teknikeri
Medicana Çamlıca Hastanesi Hemodiyaliz Ünitesi
HAYAT !
Hayatımız dediğimiz dünyamıza kendi gözlerimizle ve kendi algılarımız üzerinden bakıyoruz. Hayatımızın bir zamanında asla düşünemeyeceğiz veya aklımıza gelmeyen olaylar bir dakika sonra karşımıza çıkıyor. Hayat bu yeni olaylar üzerinden çaresizce devam ediyor.
Bir genç düşünün hayatının henüz çocuk denecek yıllarında, adı kadar tatlı olmayan bir hastalıkla tanışıyor. ‘’Şeker hastalığı’’ denilen bu hastalık ile yeni bir hayat başlıyordu. Artık istediğini yiyemiyor, istediğini de içemiyordu.
Bu hastalık yıllar içinde ondan mavi gökyüzünü, güneşin ışıltısını, çiçeklerin renklerini, sevdiklerinin yüzünü alıp, onu bir karanlığa mahkum etmişti. Bizim için elektrikler kesildiğinde 5-10 dakika dayanmaya tahammül edemediğimiz karanlık; onun artık dünyasıydı.
Ama bu dertler gelince, genellikle yalnız gezmezler. Daha bu karanlık dünyaya alışmaya çalışırken, beyninde bir tümör çıkıveriyor ve sayısız ameliyatlar geçiriyor. Bu dönem onun için acı ve ızdırap dolu günler, aylar sürüyor. Tüm bunlara rağmen, o direnmeye devam ediyor.
Zaman geçiyor ve bir diğer dert daha karşısında beliriyor. Bu şeker hastalığı denilen hastalık böbreklerini de yavaş yavaş bitirmişti. Doktoru ona artık kronik böbrek yetmezliği ile yaşaması gerektiğini söylüyordu. Önce karanlığa hapsolan dünyasının, şimdi de diyaliz makinası ile tanışması gerekiyordu.
Gencecik bir yürek hayatında karşısına çıkan türlü türlü zorluklara göğüs germeye çalışıyor. Ama diyalize alışmak onun için hiç te kolay olmuyor.
Ama kronik böbrek yetmezliği ile yaşarken, böbrek nakli olabilme düşüncesi onun yüzünü birkaç gün için güldürüyordu. Kardeşi onu çok seviyor ve onun sağlığına bir nebze kavuşması için böbreklerinin birini ona vermeyi kabul ediyor.
Ama ne yazık ki, bu yüzünün güldüğü günler hiç te uzun sürmüyordu. Ameliyata sayılı günler kala ne yazık ki; bir trafik kazası çok sevdiği kardeşini bu dünyadan ve onun karanlık dünyasından koparıyor. Ona ne mi oluyor? O onca çaresizlik ve acıların yanında bir de kardeşini kaybetmenin derin acısını yaşıyor.
Dünya dönüyor, hayat yaşanıyor ve yıllar geçiyordu. Bu şeker hastalığı çok acımasızdı, gözleri ve böbreklerinden sonra sıra bacaklarına gelmişti. Ayaklarında yaralar açılmış ve bir türlü iyileşmiyordu. Sonuç ise bacaklarından da ayrılma vakti gelmişti. Ve daha bir sürü sağlık sorununun ardından, acıların sonuna geliyordu. Hikayemiz gencecik bir hayatın diyaliz ile geçen 15 yılının ardından sona eriyordu. O artık mezarlıkta huzur içinde, ebedi uykusundadır.
Ben sadece bu kadarını görebildim, duyabildim ve konuşabildim, onun hakkında. Onunla konuşurken onca yaşadıklarına rağmen; elinde olanlara hep şükrettiğini duyardım. Bir an ağrıyan belimin aslında o kadar da büyük bir sorun olmadığını; yürüyebilmenin, görebilmenin ve hissedebilmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu bir kez daha anlamıştım. O bana sorunlarla mücadele etmeyi ve şükretmeyi öğretti. Ben çok şey öğrendim senden.
"Hayat« her ne kadar uzun soluklu gibi gelse de en olmadık anda sona erebiliyor. Yarın için planlarımız, umutlarımız bir anda paramparça olabiliyor. Öyleyse sahip olduğumuz her şeyin kıymetini bilelim ve her anımızı dolu dolu ve şükrederek yaşayalım ...
Yayın Tarihi: 24 /10/2017