top of page

Hatice Gök

 

alp.kar26@hotmail.com

 

Hemodiyaliz Hemşiresi

Özel Derince Diyaliz Merkezi

NE MUTLU BANA Kİ !

 

Benim annem kız çocuklarının okutulmasına sıcak bakılmadığı zamanlarda, babasından gizli olarak girdiği sınavda başarılı olmasına rağmen Sağlık Koleji’ne gidememişti. Bu durum onun kalbinde, bir yara olarak yer etmişti. Yolumuz hastaneye her düştüğünde, annem bana bembeyaz kıyafetli hemşireleri gösterir; “ Bak kızım bu hanımlar ne kadar güzel ve faydalı bir meslek seçmişler. Hem insanlara yardım ediyorlar, hem de hayata karşı tek başlarına dimdik ayakta durmayı öğrenmişler” derdi.

O zamanlar annemin onlara böyle imrenerek bakmasına bir anlam veremiyordum.  Neden bu konu açıldığında bu kadar mahzunlaştığını, neden içini çektiğini ve gözlerinin dolduğunu bugün daha iyi anlayabiliyorum.

Yıllar sonra hayat bana bir şans verdi ve ben annemin kırılan hayallerine, bıraktığı yerden devam etme fırsatını yakaladım. İnsanlara en zor ve çaresiz anlarında yardım etmenin o büyük hazzını her gün yaşarken, güçlü bir irade ile hayatın getirdiği sorunlar ile savaşmayı öğrenmiştim.

Hastalarımla neler yaşayabileceğimi, bu meslekte yıllarımı geçirdikçe daha iyi anlayabiliyorum. Ben bir hemodiyaliz hemşiresiyim, kronik böbrek yetmezliğinin bütün zorluklarına rağmen; hayata sımsıkı tutunan bu güçlü insanların yanında oluyor ve tedavilerini gerçekleştiriyorum. Onlar böbreklerini kaybettiler, hayata bir makine ile bağlanarak yaşam mücadelelerine devam ediyorlar. Ben ise onların gözünde, hastalarına destek olan bir hemşire, bir psikolog, bir diyetisyen gibiyim. Onların hemodiyaliz işlemlerinin bir makine ile yapılmasına yardım ediyorum, psikolojilerini nasıl sağlam tutabileceklerini, neleri yiyebileceklerini anlatıyorum ve hastalarıma şefkat ile davranmaya çalışıyorum. Formamı üzerime giydiğimde kendi hayatımı, dertlerimi bir kenara bırakıp, sadece hastalarımı düşünüyor, onların hayatı için verdiğim mücadeleye başlıyorum.

Hemşirelik benim için annelik gibi içgüdüsel bir duygudur. Nasıl bir kadın bebeği dünyaya gelip, annelik duygusunu tattığında, uykusuzluğu ve yorgunluğu unutuyorsa; biz de Sağlık Meslek Lisesi’ne girdiğimiz gün dünyamız değişir, hayatımız sabır, fedakârlık ve özverilerle geçer. Hemşirelik artık bizim için sadece bir meslek değildir, yaşam tarzımız, düşünce sistemimiz ve hayatımızdır.

Bir insanın en savunmasız, çaresiz ve kendini yalnız hissettiği anda karşısına bir hemşire çıkar ve ona elini uzatır. Artık o insan hasta olmuştur ve yalnız değildir, ona yol gösteren, güç veren bir melek vardır yanında.

Bizde bazen bu hayatta, mesleğimizle hiç beklenmedik bir zamanda test edilebiliriz. Benim için sıradan günlerden birinde, oturduğum apartmandan gelen bir kadının çığlıklarıyla irkildim. Dış kapıyı açıp, merdivenleri nasıl tırmandığımı hatırlamıyorum. Bir kadın haykırarak “Bebeğim öldü” diye ağlıyordu. Kadının kucağında, yeni doğmuş bebeğinin morarmış olduğunu gördüm. Bebeği kucağıma aldım, solunumu durmuştu. Böyle bir durumda, öğrendiklerinizi refleks olarak yaptığınızı görürsünüz. Artık bu minik bebek için, dakikalar değil saniyeler önemlidir. Bebeğe gerekli müdahaleyi yapmamla, ağlamaya başladı. Annenin feryadı dinmiş, yerini şaşkın ama mutlu bir yüz ifadesine bırakmıştı. O annenin gözünde siz bir kurtarıcısınızdır ve ilahi bir güç, sizi onlara göndermiştir.

Şimdi ben, o bebeğin ikinci annesiyim. Kimi zaman, o anne ve kızla yolda karşılaşıyorum. Bana gülümseyen anne; “Bak Hatice Hemşire. Kızımız büyüyor ve onu sizin gibi bir hemşire olmasını istiyorum” diyor. O zaman dünya üzerindeki varlığınızın, bir anlamı olduğuna inanıyorsunuz. Biz hemşireler, bu hayatın en acı yüzünü gören, bunlara büyük bir özveriyle sabreden, güçlü insanlarız. Çünkü biz kimi zaman bir annenin veya babanın kızı, bazen bir bebeğin annesi ve belki de bir hasta için en iyi arkadaşız. Ne mutlu bana ki; bu değerli mesleğe sahip, şanslı bir insanım.

 

Yayın Tarihi: 01/12/2016

bottom of page