top of page

 

OTLAR ve BÖBREK HASTALIKLARI

​

Öncelikle internetten bolca bulabileceÄŸiniz, aÅŸağıdaki zırvalıklara bir bakalım. TV'lere çıkan ve adının başında Dr! yazan, bu otları reklam edip satarak zengin olan ÅŸarlatan ve utanmaz adamların da benzer ÅŸeyleri anlattığını vurgulayıp, sonra devam edelim. Bu örnek bir zırva listesi olup, yazılanları sakın ciddiye almayın, lütfen.

​

Adaçayı bir miktar kurutulup, 1 litre suda kaynatılarak içildiÄŸinde, böbrek ve mesane rahatsızlıklarına iyi gelir.

Anason tohumları toz haline getirilip, üzüm şırasına karıştırılarak içildiÄŸinde, böbrek taÅŸlarını düÅŸürür.

Armut; böbrekleri çalıştırır. 

Arpa'nın suda kaynatılarak elde edilen sıvısı, böbrek ve safrakesesi taÅŸlarının sebebiyet verdiÄŸi aÄŸrılara, karaciÄŸer ve dalak hastalıklarına iyi gelir.

AÅŸk otu tohumları; bir bardak sirke içine konup, 2 saat bekletilerek içilirse; böbrek, mesane ve safrakesesi taÅŸlarını düÅŸürür.

​

AÅŸk otu gövdesi; böbrek ve mesane rahatsızlıklarına iyi gelir,  böbrek rahatsızlığı çekenlerin aÅŸk otundan yapılan ilaçları kullanmaları tavsiye edilir.

​

Ayrık otu kökünün (50gram)  bir litre suda kaynatılması sonucu elde edilen ilaç, böbrek taÅŸlarını ve idrar yollarındaki kumu düÅŸürür. 

Andız otu; üzüm şırasının içinde bir ay bekletilip içilirse; böbrek, mesane ve safra kesesi taÅŸlarının oluÅŸumunu önler. 

Biberiye çayı;  böbrek rahatsızlıklarına iyi gelir. Ayrıca safra kesesi salgısını çoÄŸaltır.

Domates, pırasa, armut ve üzüm; safra ve böbrek taÅŸlarına iyi gelir. Domates, sıcak aylarda bol miktarda yenilirse, böbrek ve kan dolaşımını rahatlatır. Domatesten tam olarak yararlanabilmek için daima çiÄŸ yenmelidir.

Hint safranı kökü ve çalısı; kaynatılarak içildiÄŸinde böbrek, karaciÄŸer ve safra kesesi rahatsızlıklarını giderir.

HuÅŸ aÄŸacı yapraklarından yapılan çay, böbrek tembelliÄŸini ve vücudun su tutmasını önler. 

Kabak; böbrek ve mesane iltihaplarına iyi gelir ve idrar sökücü etki yapar.

Lavanta çiçeÄŸi; böbrekleri temizler. 

Meyan kökü; böbrek ve idrar yollarındaki taÅŸları düÅŸürür.

Mürver aÄŸacı kabuklarından yapılan çay, böbrek iltihaplarına iyi gelir.

Nohut; böbrek kumlarını temizler.

Åžeftali yapraklarından; yapılan çay uzun süre içilince, böbrek ve safra taÅŸlarına iyi gelir.

Turp; böbreklerdeki mikropları öldürür.

Üzüm, elma, kavun, kereviz ve karahindiba; böbrek hastalıklarına iyi gelir.

Yabani armut (ahlat);mesane içinde mevcut olan taÅŸları bakterilere dönüÅŸtürerek zamanla yok olmalarını saÄŸlar...

​

Bu liste daha da çoÄŸaltılabilir, öncelikle göze çarpan ÅŸu ki böbrek hastalarında yukarıdakilerin meyan kökü hariç hepsinin potasyumu yükselterek ölüme yol açabileceÄŸi, meyan kökünün ise tersine potasyumu düÅŸürerek ölüme yol açabileceÄŸidir. Hastalar her ÅŸey yolunda seyrederken birden acile getirilir, potasyum yüksekliÄŸi nedeniyle hemen diyalize alıp kurtardığımız hasta sayısını unutmuÅŸumdur. Görünen bir neden yoktur ve hasta ısrarla sorgulandığında falanca otu bir aydır içiyordum der. Ä°ÅŸin garibi hastaların içinde otlara yönelmeyeni yok gibidir. Durduk yere stabil giden kreatininleri ve üreleri yükselir. 

 

Otların çoÄŸu, hayvanlar onları yemesin diye içlerinde zehirler (toksinler) taşır. Eski insanlar deneye deneye, zehiri az olan sebze ve meyveleri sofralarına koymuÅŸtur. Bugün yediklerimiz atalarımızın denemesinden geçip bize kadar gelmiÅŸtir. Ancak böbrek hastası olduÄŸunuzda yukarıdaki listedeki normal meyveler fazla alındığında ölüme yol açabilir. BöbreÄŸe iyi geliyormuÅŸ diye günde beÅŸ armut yerseniz potasyumdan kalbiniz durur. Ot tedavilerinde bir de normalde insanların yemediÄŸi tuhaf otlar önerilir ki, hasta buna çabuk kansın. Aşık otu, ayrık otu, andız otu, hint safranı, huÅŸ aÄŸacı kabuÄŸu, acı biber otu falan gibi. Bunları normal insanlar bile, bir bildiÄŸi var da yemiyor, böbrek hastası olanlar niye yesin? Ä°çerdikleri toksinleri yani zehirleri kim biliyor ve bunların böbreÄŸi periÅŸan etmeyeceÄŸini kim biliyor? 

​

Öte taraftan bu zırvaların böbreÄŸe faydasını kim görmüÅŸ, kimlerde bu faydayı görmüÅŸler, faydalı olan bitkinin içindeki hangi madde, elinizde hangi bilimsel kanıtlar var, bilimsel çalışmalar yapılmış mı, bir tıp dergisinde yer almış mı, hangi dozda yani kaç miligramda etkili, bitki içindeki madde ayrıştırılmış ve zehirlerinden arındırılmış mı, hangi mekanizma ile fayda ediyor, yan etkileri incelenmiÅŸ mi vs vs? Otçu ÅŸarlatanlarda tüm bu bilimsel soruların cevabı yoktur. 

​

Dangalağın biri hastayı diyalizden çıkarmış, ÅŸu ottan her gün ÅŸu kadar iç demiÅŸ. Cahil köylü adamcağız da inanmış. Ä°ki hafta sonra komayla acile getirildi, böbrek testleri berbattı, potasyumu dokuza çıkmıştı, bir hafta yoÄŸun bakımda kaldı, ÅŸifalı bir ot içtiÄŸini! ve diyalizi bıraktığını yakınları anlattı, her neyse bolca ısırgan otu aldığını öÄŸrendik. Bitkideki toksin muhtemelen böbrekten atılıyordu ki, böbrekleri çalışmadığı için toksin kanda birikmiÅŸ kalp, karaciÄŸer ve beyinde ağır hasar yapmıştı, nihayetinde hastayı çoklu organ yetmezliÄŸiyle kaybettik. Size otu veren kimdi? dedik, kasabadaki doktor dediler, ölmek için üste epeyde para vermiÅŸler. Belli ki adam "bu ot iÅŸinde para var" normal ilaç yazsam ne kazancım olacak deyip, bu iÅŸe sarmış.

​

Bu ıvır zıvır otlardan çektiÄŸimizin hepsini yazsak kitap olur. ÇoÄŸunun adını hayatımda ilk defa duyuyorum. Ä°ÅŸin daha acı tarafı birçok ot ekstresi Tarım Bakanlığı onaylı olarak eczanelerde satılıyor. Ä°çlerinde her derde deva otlar süslü ÅŸiÅŸelerde kapsüle konmuÅŸ ve raflarda kazık yiyecek zavallıları bekliyor. Ä°çinde prospektüs dahi yok. Nasıl olsun ki, hiçbiri bilimsel kanıt taşımıyor. Hastanın artık nesi varsa eczacı veya çırağı "ÅŸunu kullan böbreÄŸe iyi gelir" deyip, bu insanların umudunu ve parasını çalıyorlar. DediÄŸim gibi yukarıdaki bilimsel ilaç kriterlerinin birini bile taşımayan bu otları 200 TL'ye kadar para verip, alıp kullanıyorlar. 

​

En büyük kötülük kaynağı ise üste para alıp, bu otları halka tanıtan, doktor müsvettelerini çıkaran TV ve radyo kanalları. Halk bunları izliyor, sonra kimi tansiyon ilacını, kimi ÅŸeker ilacını kesiyor ve otlara baÅŸlıyor. Bilimsel tıbbın ilaçlarının reklamı yasak, otların her derde deva olduÄŸunu anlatan yayınları, ek para kazancı getiren bu programları yapmaları ise serbest. Etkileri kanıtlanmış modern ilaçlar bir kenara atılıyor ve mesela sinirlere iyi gelir diye sarı kantaron anlatıyor adam. BeÅŸ yüzyıl önce her türlü deliye Avrupa'da bir rahip bu otu içirirmiÅŸ. Ä°lkelliÄŸe geri dönüÅŸün adı bu olsa gerek. Bu beÅŸyüz yılda modern tıpta ne tedaviler geliÅŸtirildi, ne çok ilaç keÅŸfedildi, etkileri kanıtlandı. Ama adam çıkmış hala çok geçmiÅŸte insanların çaresizlikten yöneldiÄŸi ÅŸeyleri 21. yüzyıla gelmiÅŸiz hala anlatıyor, insanlara ot öneriyor. Maksatları köÅŸeyi dönmek, insanların umutlarıyla ve saÄŸlıklarıyla alakaları yok, sadece paralarını almak peÅŸindeler, çünkü bırakın doktorluÄŸu insan bile deÄŸiller. Kanal kanal gezen bir ÅŸarlatan damar tıkanıklığını açan bitlisel tedaviyi bulduk (panax) diyor. Bakın ilacımızı almadan önceki angio ve sonraki angio, damarlar açıldı, diyor. Adama demezler mi, bu dediÄŸin hakikatse Nobel ödülü alırsın, bundan ciddi çalışmalar yapın yayınlayın, dünya ayaÄŸa kalkar, çağın ilacı olur. Ama bu ÅŸarlatan bunları yapmıyor çünkü yalan, ama milyonlarca panaxı insanlara sattılar, hiç kimsenin damarı açılmadı, kandırıldıklarını anlayıp sonra bize anlatıyor hastalar. Åžimdi bu adama nasıl kızalım, TV'lerde habire reklamı yapılan otu içti diye. Tabip odası müdahale etmiyor, bakanlık müdahale etmiyor bu programlara. Alternatif tıp diye birÅŸey çıkarmışlar ama kanıt ve veriye dayalı olmayan ÅŸey tıp olabilir mi?

​

Ot alsanızda almasanızda dönüp dolaşıp modern tıbba dönmek ve nefroloÄŸunuzun önerdiklerinin dışına çıkmamak, düzenli kontrollere gelmek yapılacak en doÄŸru iÅŸtir. Bizler hastalığın her aÅŸamasında hangi tedavinin uygun olduÄŸuna karar verip bilimsel olarak faydası kanıtlanmış tedavileri uygulamak durumundayız. Hipokrat'ın dediÄŸi gibi "önce zarar verme" ilkesine göre hareket etmek zorundayız. Ot veya bitkisel tedavi denilen yaklaşımların önce zarar verme ilkesi ile çeliÅŸtiÄŸinin farkında olmalıyız. Çünkü gözlemlerimiz faydaları deÄŸil, zararlarının ön planda olduÄŸunu gösteriyor. "Denize düÅŸen yılana sarılır" deyiminde bu yılan, otları satanlar deÄŸildir, bu yılan bilimsel tıbbın sembolünde yer alan yılan olmalıdır. Birincisi zehirli bir yılandır, ikincisi yani bilimin yılanı ise sizi zehirlemez tersine hastalığınızın ilerlemesine ve sizi öldürmesine engel olmaya çalışır...

Doç. Dr. Metin Sarıkaya

 

dr.metinsarikaya@gmail.com

 

Nefroloji Uzmanı

S.B. Antalya Eğitim ve Araştırma Hastanesi

​

Yayın Tarihi: 28/07/2016

bottom of page